Dağılırken bir arada kalabilmenin iz bırakan ve kalıcı öyküsü.
11
Rumours albümünü bu kadar etkili kılanın ne olduğunu anlamak için aynı günlerde ortaya çıkan müziğe de odaklanmak gerek. Bu, Eagles ve Linda Ronstadt’ın dönemiydi. Yani tıpkı Fleetwood Mac gibi, şarkıcı/şarkı yazarlarının samimiyetini rock ’n’ roll’a yumuşatılmış bir yaklaşımla birleştiren sanatçılar. Ama aynı zamanda Boston, Foreigner, Pink Floyd ve 60’lar rock’ının hırsını, rekorlar kıracak kadar yükselten bir müzik dalgası hissediliyordu. Rumours, tam bu yolun ortasında duruyor: 10 milyondan fazla satan bir albüm için olması gerekenden daha düşündürücü.
Hem albümün hem de grup üyeleri arasındaki iki ilişkinin patlamasını içeren zorlayıcı koşullar, 70’lerin ortalarında Güney Kaliforniya’ya özgü bir düşkünlüğün simgesi gibi görünebilir. Ancak Rumours, söz konusu bu acıyı bu kadar evrensel hale getirmeseydi böyle kalıcı olamazdı. Sonraki kuşaklar, bunu ilerleyen yıllarda TikTok’ta viral olan Dreams’den ya da Daisy Jones and the Six’in melodram yüklü mitolojik izlerinden tanıyor ve biliyorlar.