Destansı anlatıları zamansız melodilere dönüştüren yıldız, artık The Boss olarak anılıyor.
22
Bruce Springsteen, üçüncü albümünü Thunder Road’daki mızıkanın kalk borusu görevi gördüğü ve kapanışı yapan Jungleland’in perdeyi indirdiği, şafakla başlayıp şafakla biten bir döngü olarak tasarladı. Aralarda ise Springsteen’in yarattığı canlı karakterlerin özgürlük ya da hiç değilse kurtuluş için verdikleri savaşlar, karanlık sokaklarda belaya karışanlar ve bolca dram var.
“Kendi zamanımla hep en iyi şekilde konuşmaya çalışırım.”
Springsteen, ilk iki albümünde vahşi karakterlerle dolu epik hikayeler anlatmıştı. Ancak Born to Run’la nihayet bu hikayeleri nasıl sıkılaştırıp daha kolay özümsenebilir hale getireceğinin şifresini çözdü. Sanatçı, daha sonraları albüme adını veren parçayı, güçle duyguyu hem söz hem de müzik olarak daha kısa ve aynı etkiyi yaratacak şekilde başarıyla birleştirmeyi öğrendiği an olarak tanımlayacaktı. Phil Spector’ın ünlü Wall of Sound’unun daha cesur ve daha fantastik bir versiyonu gibi tasarlanan Born to Run, Springsteen için bir sanatçı ve şarkı yazarı olarak, aynı anda hem heyecan verici ve kalp kırıcı hem de düşünceli ve trajik hissettirmeyi başarıyor.