Grup, ayakları üzerinde durmayı öğrenirken daha büyük ve şaşırtıcı riskler alıyor.
27
Topluluk, Led Zeppelin II albümünde, 1969’daki ilk çıkışında zaman zaman hantal bir hisse sahip olan İngiliz blues rock’ına, sadece sekiz ay sonra daha yavaş, daha ağır ve daha yüksek bir ses kazandırarak onu sorunsuz hale getirdi. Yollarda geçirdikleri zaman ise şunları işaret ediyordu: Albümdeki bazı şarkılar ya canlı olarak ortaya çıktı ya da bu şekilde gelişti. Özellikle Whole Lotta Love’ın başını çektiği diğerleri ise grup üyeleri arasında müziği daha doğrudan hale getiren ama aynı zamanda daha büyük ve daha şaşırtıcı riskler almalarını sağlayan bir ilişkiyi yansıtıyordu.
Led Zeppelin’in Siyah Amerikalı blues’undan ilhamla ortaya çıkan liberal alıntıları hakkında çok şey söylense de işin gerçeği çok daha karmaşıktı. Led Zeppelin II albümünü dinlerken, grubun blues’u ilerici bir davranış biçimi olarak değil, Thank You’daki Kelt dokunuşları ya da Jimmy Page’in Ramble On’a kattığı Tolkien esintili vizyonları gibi katmanlı ve gizemli bir bilgi olarak özümsediği fark edilebilir. Led Zeppelin II, ekibin blues çıkışlı rock’ı tanınması daha zor bir şey haline nasıl dönüştürebileceğini anladığı ana işaret ediyor.